17 Aralık 2011 Cumartesi

ZİNCİRLERİMDEN BAŞKA KAYBEDECEK NEYİM VAR?

Hiçbir şeyim.

Sokaktan geliyorum ben. 
Şiiri sokakta buldum. Kavga etmeyi sokakta öğrendim. Raconu orada…

Şimdi, otuz üç yaşına gelmiş 
ve epeyce pişmanlık biriktirmiş bir adam olarak diyorum ki “zincirlerimden başka kaybedecek hiçbir şeyim yok.”

Benim kutsal, yüce, değerli bulduğum hemen herşeyi gözden geçirmeye ihtiyacım varmış çünkü. 
Şiir yazarken, televizyonda çene çalarken “ üç oda bir salon konforunda” bir zihinle berbat ediyormuşum herşeyi.

Mesela Aristo’nun “dostlarım, dostluk yoktur” sözüne dudak bükerken yanlış yapıyormuşum. 
Mesela Kazancakis’in “ben huzursuz tarikatındanım” diyen keşişini yanlış anlamakla mukayyetmişim. Bir ideolojinin (yaşamımın ve inançlarımın bizatihi ürettiği o büyük ve sarsılmaz ideolojinin değil, toplu bir delilik, bir sahte birliktelik, bir ilkesizlik bütünü olan ideolojinin) neferi olarak “huzursuz” olunamıyormuş meğer.



Huzursuzum evet. Haddime değilse de herkese de huzursuz olmayı öneriyorum. Zira, huzursuzluk en nihayet Peygamber mesleğidir. Bir mağarada uzun uzadıya hayatı, hayatın anlamını, nereden gelip nereye gittiğimizi düşünebilecek kadar huzursuzsak, günün birinde Cebrail bize de gülümser belki.

Ve evet. Mesela Allah’ın bize şu meşhur diğer tarafta “dünyevi iktidarı ele geçirdiniz mi”, “televizyon açtınız mı”, “gazete çıkardınız mı”, “ekonomik bir ilişkiler ağı oluşturdunuz mu”, “AKP’ye oy verdiniz mi”, “emrettiğim gibi Amerikalılarla yeşil kuşak konusunda anlaştınız mı” diye soracağını hiç mi hiç düşünmüyorum artık. Bunun yerine “sana iyilerden dediler mi”, “adil miydin”, “dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesi için çabaladın mı”, “kimseye senden bir kötülük erişti mi” falan gibi sorular soracağını düşünüyorum.

Ve gene evet. Bu soruların cevabını alnı ak, başı dik şekilde verebilen adamın dünyanın en ideolojik adamı olduğunu, dünyadaki kötülükleri sadece bu adamın düzeltebileceğini düşünüyorum.

Hatırlayalım Peygamberi. Etrafına toplanan herkese “iyilerden olmak istiyorsan zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyin yok” demediyse ne dedi? “Din güzel ahlaktır” demediyse ne dedi? Mekke’nin en güvenilir adamı o değilse kimdi?

Beni, kendisiyle kökten bir hesaplaşmaya giren şu gariban, sokaktan gelme adamı, meşhur etmek, popüler kılmak için uğraşan tekmil zevata şunu söylemek istiyorum. Ben davayı satmıyorum. Sadece “dava o değildi galiba” demeye çalışıyorum. Zokayı yutmamak için de “zincirlerimden başka kaybedecek hiçbir şeyim yok ey Muhammed(s.a.v). Bana mutmain bir kalp için gerekeni söyle” diyerek yalvarıyorum.

Adım İsmail Kılıçarslan; ama ismimin baş harfleri vallaha da billaha da “acz” tutuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder