22 Ocak 2012 Pazar

Bir Pazar Günü



Kal desem kalmazsın gel desen gelemem ben
Madem ki gidiyorsun bu şiir son hediyem
Artık kimin eliyle bu çay o tadı verir
Kim demlese bu çayı demi gamla beslenir
Gözlerinde bir yağmur radyoda hüzün faslı
Cem baba haykırıyor resimdeki gözyaşı
Nemli tuzlu sokulgan göz yaşların var bende
Kipriklere takılmış emanetin var bende
Sen bırak ey sevgili ben sanada ağlarım
Biri kaybedecekse kaybetmeye razıyım
Ben sevmekten mahkumum müebbet ölüm bize
Ölmek kurtuluş amma intihar haram bize
Keşke bu gün değil de bir başka gün gitseydin
Bu pazar yağmur varmış son pazar görüşseydin
Ki yağmurlu bir pazardan kalmaydı sebepsiz sıkılmalar,
Her terk ediliş mutlaka pusuda bir pazarı kolladılar
O zaman bir mateme bürünmüş gibi dokunur
Kapanan tüm dükkanlar
Kepenkler hep hüzne dönüktür kör ışığın altında,
Artık gizli bir isyandır sokaklar, arabalar
Bu sağır kaldırımlar
Eğer yağmurlu bir pazar da sebepsiz bir sıkılma
Sararsa içinizi bilin ki bir yerlerde ayrılmıştır iki kişi!

21 Ocak 2012 Cumartesi

Bari gözlerini bırak bana

Benim bir canla sevip bin özlemle andığım, 
Bari gözlerini bırak bana 
Su çiçeklerinin en güzel yanları budur, 
Giderken gölgelerini verirler suya. 
Güz akşamları dal kıpırdamazken, 
Suda halkalanan gözleridir 
Sen de gözlerini bırak bana. 
Gönlümün bin güzelliğiyle inanıp sevdiğim, 
Güzelliğini burada ince ince aratma. 
Bir kıyıya, bir gün inen fırtına gibi 
Birdenbire bir şeyler bırak. 
Birşeyleri soğut, birşeyleri yak, 
Dağıt bir şeyleri, birşeyleri kur. 
Kendini hiç yokmuşsun gibi bırakma 
Kafamın her yanıyla bir şeyler öğrendiğim , 
Sonsuza uzanan sevinç, güzele vurgun tasa 
En azından bin yılda arayıp bulduğum, 
Bana aşk şiirleri yazdırma artık 
Beni burada gölgen gibi bırakma..........Bedirhan Gökçe


18 Ocak 2012 Çarşamba


NOKTA NOKTAM
Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım
Beni anlatmış sana ve sen ona
"Unuttum artık onu" demişsin.
Hem bu sözü gülerek,
Medar-ı iftihar ile söylemişsin.
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Çünkü unutmak için
önce unutulmak gerek
Oysaki sen,
Hala bende esen,
Eski kavak yelisin.
Unutamazsın...
Kan değil, tüküremezsin,
Ruj değil, silemezsin
Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım
İki heceli erkek adımı
Unutamazsın Nokta Noktam
Unutamazsın!
Seninle biz, hâlâ bir kabukta
İki badem içi gibiyiz.
Baharsın; kokacaksın
Güneşsin; yakacaksın.
Sabah yatağım kadar Rüya dolu
Sabah yatağım kadar sıcaksın
Unutamam
Unutamazsın!
Şimdilik bu kadar.
Öbür mektubuma daha diyeceklerim var
Darılma bana, gücenme sakın
Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan
Binlerce selam sana.
Bahar başladı nokta noktam
Ankaraˊda bahar, veriminde Toprak ana
Aylar var ki sana tek satır yazamadım
Oysaki şimdi mevsim bahar
Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var
Artık yazmalıyım.
Takvime baktım bu sabah,
ayrılalı beş Ay olmuş.
Düşün ki Nokta Noktam
Beş ay denilen nesne tam yüz elli Gün eder.
Bunca uzun ayrılıksa;
İnan bana Nokta Noktam
İnsanı, her şeye küskün eder.
İnan bana... Dargınlığım herkese
Ve tek hasretim sana
Düşünüyorum...
Âşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum.
Bu yolun sağında yükselen
Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen
Bahçesinde iri yedi veren,
kayısı gülleri açan evi düşünüyorum.
Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı
Ablan yanımda çorapsız gezerdi,
Başörtüsüz annen.
Düşünüyorum... Bu mevsimde baban,
Her akşam bir yerine iki içerdi.
Miyoplaşınca gözleri "Şair, iç be oğlum
bahar dişidir doğurur" derdi.
Bahar başladı Nokta Noktam.
Ankaraˊda bahar,
Gönül ufkunda yağmur bulutları
Cennet olsa artik sevmiyorum
Sevmiyorum sensiz baharı...
Sen; ey yirmi dört baharın en güzel süsü!
Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
Sen; ey ilkyaz akşamları kadar güzel çocuk!
Sen; ey Altın gözlerinin hisli dünyası!
Ölümsüz bir yolculuk yaratan
Sen; ey çıplak bir hançer gibi!
Boylu boyunca gönlümde yatan
Sen; ey her şeyim olan her şey!
Son mektubunda söz verdin
Tut diyorsun, unuttum
Unut diyorsun, unutmak mı???
Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç?
Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç?
Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!
Sen; ey her şeyim olan her şey!
Bu gece Yılbaşı...
Başkentˊde Kar yağıyor Nokta Noktam
Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde
Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar
Başkentˊde kar yağıyor, başkentˊde kar...
Bu gece yılbaşı.
Bilirsin ki Nokta Noktam
Yılbaşında hesaplanır
Çoğu zaman insanların yaşı.
Bu gece yılbaşı...
Tokmaklarında yirmi dört hece
Eğilip üstüme sessizce
Şehrin kule saati
Bilir misin Nokta Noktam?
Bilir misin, bilir misin ne dedi?
"Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi."
Ve bir el saçlarımdan tutarak
Kalbimi sana kadar sürükledi.
Bu gece yılbaşı, başkent ayakta
Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta.
Ne de kıvrak bu vals havası
Başladı yine gönlümün
On yıl evvel ki kanaması
Ne günlerdi o Günler cancağızım
Ne günlerdi...
Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde
Başı duman duman bir kız.
Ben, yirmi üstünde
Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı
Ölesiye bir şair, ölesiye bir delikanlı.
Ne çabuk geçti zaman.
Hey gidi Dünya hey...
Bu gece yılbaşı
Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde
Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar
Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim.
Bartınˊda bahar.
Elimle yapmışım
"asma köprüsünden" Kocanaz deresi
Sağda, ortaokul
Okulda, çocukların sesi.
"Çakır beylerin" elma bahçesi.
Derede kayık, dümende ben.
Küreklerde sen.
Hava berrak, Hava ılık
Hava temiz
Ve sularda sarmaşan gölgemiz
Bu gece yılbaşı, başkent ayakta
Çalınan Tuna dalgaları değil artık
komşu plâkta.
Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta.
Dışarıda kar yağıyor.
Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde
Küllenmiş bir mangal gibi
Eski hatıralar..._Riza Polat Akkoyunlu_

Bu Şehir
Islak sokaklar mevsimindeyiz artık
Bu kalabalık şehre hüzün yağar
Bu zamanlar yalnızlık yağar caddelerine
Darma dağın saçlar
Islanmış yüzler hep yere bakar
Kahveleri bile dert yüklenir
Çayları bile daha demli
Unutulan sevgililer hatırlanır
Veya sevgililer unutulmaya çalışılır
Bu mevsimde vitrinleri az sulu rakı gibidir
Bu şehrin her adımı yalnızlığa atılır
Yinede hızlı atılır adımlar
Koşulur bu sokaklarda
Herkes kendi türküsünü söyler
Yüzünü buruşturarak
Herkes kendi hikayesini en acıklı sanır
Dün gece bir aşkı gömdüm derine
Dün gece sensiz öldüm
Gözlerimi kapattım uyumadan
Düşümde seni gördüm
Dün gece bir aşkı gömdüm derine
Dün gece sensiz öldüm
Gözlerimi kapattım uyumadan
Düşümde seni gördüm
Sensiz olan bu şehir istemem aşksız olsun
Sensiz olan bu aşk istemem bensiz olsun
_Abdullah ÖZDOĞAN

Gideceğin Yere Benide Götür



Gideceğin yere beni de götür
Sorana başımın belası dersin
Götür de istersen yerlerde yatır
Elimde gönlünün dermanı dersin.



Adını iğneyle işle tenime
Kölemdir desende gitmez zoruma
Bunlar ne derlerse mektuplarıma
Mahvolmuş bir aşkın romanı dersin.

Duysalar da coşup çağladığımı,
Bilmezler sana bel bağladığımı,
Görenler olursa ağladığımı, 
Fırat’ın en taşkın zamanı dersin.

17 Ocak 2012 Salı

Ey hayat

Ey hayat
Sen şavkı sularda bir dolunaysın
Aslında yokum ben bu oyunda
Ömrüm beni yok saysın
El oğlu sevdalardan dem tutar
Aşk büyütür yıldızlardan
Seninse düşlerin yasak dokunamazsın
Birini sevmişsindir geçen yıllarda
Açık bir yara gibidir hala
Hala çok özlersin onu ağlayamazsın
Ey hayat
Sen şavkı sularda bir dolunaysın
Aslında yokum ben bu oyunda
Ömrüm beni yok saysın
Tırmandıkça yücelir dağlar
Sen mağlupsun sen ıssız
Sesinde çığlıklar boğulur ama bağıramazsın
Birini sevmişsindir geçen yıllarda
Açık bir yara gibidir hala
Hala çok özlersin onu ağlayamazsın
Ey hayat
Sen şavkı sularda bir dolunaysın
Aslında yokum ben bu oyunda
Ömrüm beni yok saysın
_Yılmaz ODABAŞI_

15 Ocak 2012 Pazar

anna

Biz her seye, esirgeyen ve bagislayan, çokça esirgeyen ve çokça bagislayan, hep esirgeyen ve hep bagislayan Rabbin adiyla baslayan adamlariz Anna.

Büyücülerin, haramilerin, borsacilarin, reklamcilarin, korsanlarin, isgalcilerin, bankacilarin elinden kurtulmamiz da bundan.

Sanayi devriminde bile, karanlik, rutubetli, çok bagirisli, çok nefessiz, çok sabahsiz, çok asksiz, çok çiçeksiz, çok nesesiz, çok kitapsiz bir fabrikada hayatta kaldik sirf bu yüzden.

Piyasalarin hinçla dolu inis çikislarina kalbimiz dayaniyor bir sekilde. Kalbimiz derken, ilk gençligimiz, sakalimiz, bir kasetiniki yüzüne de ardarda kaydedip dinledigimiz sarkimiz diyorum aslinda.

Iste böyle yasiyoruz ve yasamak da sana dair uzayip giden bir özleme dönüsüyor.
Insaf et Anna!

Gidelim buradan.

Senin masumiyetini, bilgelik zamanlarindan kalma sirlari, dünyanin bütün sabahlarini yanimiza alip da gidelim.

Hesap etmeden, haritaya bakmadan gidelim.

Ölelim diyecektim az kalsin. Ölmeyelim. Hiç ölmeyelim Anna.

Sarilalim diyecektim az kalsin. Içimden böyle seyler de geçiyor iste. Sarilalim, dudaklarin…

Tamam sustum.

Gitmek istemezsen bir siir miktari kadar otursak diyorum. Siir kalsin istersen, sadece otursak. Oturmasan da olur benimle, sadece ellerimi tut. Ellerimi tutma dilersen sadece yüzüme bak. Yüzüme bak ama Anna, yüzüme bak. Gözlerime bak, gözlerimin içine bak.

Gözlerim biraz karanlik. Içinde cenkler, ayinler, kesik damarlar, kapilari yumruklayislar, cipralexler, Turgutlar, Edipler, Sezailer, siyahlar, beyazlar, uykusuzluklar, bitmeyen basagrilari, bildirilerin öfkesi, duvarlara uzun dalmisliklar var.

Gözlerim biraz yorgun. Içinde bekleyisler, bekleyisler, bekleyisler, bekleyisler, bekleyisler, bekleyisler…

Bekleyisler Anna. Köylü çocuklarin parasiz yatili sonuçlari mesela. Nisanlisi askerde kizlar, kizi ölüm orucundaki baba, babasi tersanede ogul, oglu sizofren anne.

Hepsini sayamam gerçi, utançlarim da var. Ama geçecek hepsi, geçecek. Sifali gözlerin her seyi iyi edecek.

Gözlerimin içine bakmaktan korkma Anna.

Sen adimini attigin andan itibaren Hira dinginligine dönüsecek ortalik.

Tanri bizimle de konusur belki.

13 Ocak 2012 Cuma

_Hüzün Adres Değiştirir_



Yakışmıyor cepheyi terk edişin,
Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim.
Fazla sürmez hatanı fark edişin,
Hüzün eken, hüsran biçer sevdiğim.

Adet ettin aşk dersini asmayı,
Hüner saydın sırra kadem basmayı,
Yetti artık çok denedim susmayı,
İsyan eden bayrak açar sevdiğim.

Nice avcı bende silah sınadı,
Geri tepti,sineleri kanadı,
Kırılsa da yüreğimin kanadı,
Yine açar, yine uçar sevdiğim.

Bir resmimiz bile yoksa başbaşa,
Revamıdır ben yanayım,sen yaşa,
Aşk sunacak sakimi yok sarhoşa,
Yine bulur, yine içer sevdiğim.

Aynaların farkı kalmaz düşmanla,
Tanışırsın doğduğuna pişmanla,
Hüzün adres değiştirir zamanla,
Benden geçer,sana göçer sevdiğim.

Üzerime yar sevdiğin sahi mi?
Kalp çalmakta senin gibi dahi mi?
Ağlama der dosta aşık Daimi,
Bu da gelir,bu da geçer sevdiğim.


Cemal Safi

İstersen hiç başlamasın

İstersen hiç başlamasın 
Bu hikaye eksik kalsın 
Onca yaraların ardından 
Yeni bir aşk yaratamazsın 

Örselenmiş bir çocukluk 
İşte benim bütün hikayem 
Kaç sevda geçse de yüreğimden 
Bu yıkıntıları onaramazsın 

İstersen hiç başlamasın 
Geç kalmışız birbirimize 
Yanlış kapılarda geçmiş bunca yıl 
Dönemeyiz artık ilk gençliğimize 
İstersen hiç başlamasın 
Söz verelim kendimize... MURATHAN MUNGAN

5 Ocak 2012 Perşembe

Abbas


Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
       CAHİT SITKI TARANCI