_Seni Yaşamadan Ölmeyeceğim _(sarkı)
Aşka özgü zakkum bahçelerinde
Gene acılarla kalıyorum ben
Deniz ölesiye yakın ayaklarıma
Ey ülkemin pusatsız kahramanları
Erzurum garında, banklar üstünde
Sükut-u hayale uğrayan kalbim
Geceyi kavrayan parmaklarımla
Bu hasret, bu hicran zelzelesinden
Beni kurtarmaya gücünüz yetmez
Çünkü mutsuzluğun mekteplerinde
Istırap dersleri alıyorum ben
Gittikçe yaklaşan bir afet gibi
İntihar yanılgısıyla
Yollar beni esarete çekiyor
Şehrayin şarkıları söylüyorum içimden
Şarkılar ki, hep aynı nakaratla bitiyor
Sen bir delisin
Gözleri perdelisin
Erzurum garında, banklar üztünde
Susuzluktan ağlayan bir güvercin
İçime vuruyor kanatlarını
Nağmelerin ateşinde parlayan
Kuşlar bölük bölük hayatıma giriyor
Bütün çığlıkları kuşanmış ölüm
Dudaklarında siyanür
Oysa bilmiyor ki, bu yolculuktan
Yollar tükense de, dönmeyeceğim
Seni yaşamadan ölmeyeceğim
O çin harikası bakışlarını
O pekin gözlerini
Gözlerin ki, gece donanmasıdır
Yoksuk ve yabancı mısralarımın
Bedenimde çıban çıban ağrılar
Ben bu ağrılardan zevk alıyorum
Ejder tepesinde bunalıyorum
Bir yanda kum fırtınası
Diğer yanda esrarengiz
Karakalem çalışması bir deniz
Rüzgarla, yağmurla ve yıldızlarla
Başlamak üzere son ayinimiz
Erzurum garında gece yarısı
Bankların üstüne şimşekler konar
Bazen bir yıldırım gezinir saçlarımda
Bazen bir melek saatler boyu
Yakam ölümsüz çiçekler takar
Erzurum garında gece yarısı
Hıçkırıklar boğazıma tıkanır
Nemrut ateşiyle sabaha kadar
İçimde binlerce ibrahim yanar
Koltuğumda efsaneler kitabı
Kafdağından nergis devşiriyorum
Başını dayamış omuzlarıma
O eski, o yaşlı zümrüdüanka
Ben bir çin sarhoşu samanyolunda
Denizi tartışan bakışlarını
Geçmişime asla gömmeyeceğim
Seni yaşamadan ölmeyeceğim
Perdeler kalkıp da sabah olunca
Aldırma aras'ın öyle bulanık
Öyle mahzun aktığına
Palandöken yine sisli, aldırma
Ben hem sise, hem çamıra alıştım
Senelerdir bu acıyla buluştum
Mutluluk ne zaman çıksa karşıma
Yalnızlık bir zindan, çöker başıma
2.Şarkı
Siyah Gözlerine Beni de Götür
Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum.
Pembe uçurtmalar yolladığından beri
Sarardı tiryaki menekşeleri
Sonbaharın tozlu kafeslerinde
Sevgi turnaları yakalıyorum
Turnalar gidiyor;ben kalıyorum
Avareyim,asudeyim,yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor;ben kalıyorum.
Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
Siyah gözlerine beni de götür
Baharın koynundan koparıp sana
İpek bir mendile sardığım yüreğimle
Şehzade gülleri gönderiyorum
Umutlar kalıyor;ben gidiyorum.
Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini
Kaptanları sorgulayan
Yanından geçen küheylanların
Korku tufanına yakalandığı
Siyah gözlerine beni de götür
Güneş ülkesinden gelen yiğitler
Benzeri olmayan bir dünya kursun
Cellat,ayrılığın boynunu vursun.
Usul usul intizarı çürüten
Bu hercai diken,bu çılgın arzu
Sürüklüyor imkansız muştuların
Eşiğine gönül vadilerini
Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
Düşüyorum tanyerine
Ya topla yaralı kırlangıçları
Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine beni de götür
Son Şarkı
Ey Mona Lisa'nın Kıskandığı El
Bu kaçıncı bekleyiş trenlerin ardında
Bin pare olduğum kaçıncı bozgun
Bir gün bu esrarlı hikaye biter
Erzurum garında, banklar üstünde
Kalem bana kızgın, kitaplar kızgın
Hasret katar katar uzayıp gider
İçimde bir figan her düdük sesi
Her vagon bir efkarlı uzun hava
Göçmen kuşlar hala dönmedi geri
Kurumuş, evlerin karanfilleri
Ey mona liza`nın kıskandığı el
Sihrine bir defa dokunmak için
Hep aynı şarkıyı söyleyip durdum
Başımı umutsuz taşlara vurdum
Aşka özgü zakkum bahçelerinde
Gene acılarla kalıyorum ben
Deniz ölesiye yakın ayaklarıma
Ey ülkemin pusatsız kahramanları
Erzurum garında, banklar üstünde
Sükut-u hayale uğrayan kalbim
Geceyi kavrayan parmaklarımla
Bu hasret, bu hicran zelzelesinden
Beni kurtarmaya gücünüz yetmez
Çünkü mutsuzluğun mekteplerinde
Istırap dersleri alıyorum ben
Gittikçe yaklaşan bir afet gibi
İntihar yanılgısıyla
Yollar beni esarete çekiyor
Şehrayin şarkıları söylüyorum içimden
Şarkılar ki, hep aynı nakaratla bitiyor
Sen bir delisin
Gözleri perdelisin
Erzurum garında, banklar üztünde
Susuzluktan ağlayan bir güvercin
İçime vuruyor kanatlarını
Nağmelerin ateşinde parlayan
Kuşlar bölük bölük hayatıma giriyor
Bütün çığlıkları kuşanmış ölüm
Dudaklarında siyanür
Oysa bilmiyor ki, bu yolculuktan
Yollar tükense de, dönmeyeceğim
Seni yaşamadan ölmeyeceğim
O çin harikası bakışlarını
O pekin gözlerini
Gözlerin ki, gece donanmasıdır
Yoksuk ve yabancı mısralarımın
Bedenimde çıban çıban ağrılar
Ben bu ağrılardan zevk alıyorum
Ejder tepesinde bunalıyorum
Bir yanda kum fırtınası
Diğer yanda esrarengiz
Karakalem çalışması bir deniz
Rüzgarla, yağmurla ve yıldızlarla
Başlamak üzere son ayinimiz
Erzurum garında gece yarısı
Bankların üstüne şimşekler konar
Bazen bir yıldırım gezinir saçlarımda
Bazen bir melek saatler boyu
Yakam ölümsüz çiçekler takar
Erzurum garında gece yarısı
Hıçkırıklar boğazıma tıkanır
Nemrut ateşiyle sabaha kadar
İçimde binlerce ibrahim yanar
Koltuğumda efsaneler kitabı
Kafdağından nergis devşiriyorum
Başını dayamış omuzlarıma
O eski, o yaşlı zümrüdüanka
Ben bir çin sarhoşu samanyolunda
Denizi tartışan bakışlarını
Geçmişime asla gömmeyeceğim
Seni yaşamadan ölmeyeceğim
Perdeler kalkıp da sabah olunca
Aldırma aras'ın öyle bulanık
Öyle mahzun aktığına
Palandöken yine sisli, aldırma
Ben hem sise, hem çamıra alıştım
Senelerdir bu acıyla buluştum
Mutluluk ne zaman çıksa karşıma
Yalnızlık bir zindan, çöker başıma
2.Şarkı
Siyah Gözlerine Beni de Götür
Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum.
Pembe uçurtmalar yolladığından beri
Sarardı tiryaki menekşeleri
Sonbaharın tozlu kafeslerinde
Sevgi turnaları yakalıyorum
Turnalar gidiyor;ben kalıyorum
Avareyim,asudeyim,yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor;ben kalıyorum.
Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
Siyah gözlerine beni de götür
Baharın koynundan koparıp sana
İpek bir mendile sardığım yüreğimle
Şehzade gülleri gönderiyorum
Umutlar kalıyor;ben gidiyorum.
Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini
Kaptanları sorgulayan
Yanından geçen küheylanların
Korku tufanına yakalandığı
Siyah gözlerine beni de götür
Güneş ülkesinden gelen yiğitler
Benzeri olmayan bir dünya kursun
Cellat,ayrılığın boynunu vursun.
Usul usul intizarı çürüten
Bu hercai diken,bu çılgın arzu
Sürüklüyor imkansız muştuların
Eşiğine gönül vadilerini
Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
Düşüyorum tanyerine
Ya topla yaralı kırlangıçları
Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine beni de götür
Son Şarkı
Ey Mona Lisa'nın Kıskandığı El
Bu kaçıncı bekleyiş trenlerin ardında
Bin pare olduğum kaçıncı bozgun
Bir gün bu esrarlı hikaye biter
Erzurum garında, banklar üstünde
Kalem bana kızgın, kitaplar kızgın
Hasret katar katar uzayıp gider
İçimde bir figan her düdük sesi
Her vagon bir efkarlı uzun hava
Göçmen kuşlar hala dönmedi geri
Kurumuş, evlerin karanfilleri
Ey mona liza`nın kıskandığı el
Sihrine bir defa dokunmak için
Hep aynı şarkıyı söyleyip durdum
Başımı umutsuz taşlara vurdum
Vermedin bir siyah fotoğrafını
Ya da bir hatıra parmaklarından
Beni bir kaygısız neron mu sandın
Hangi düşmanımın sözüne kandın
Götür, senin olsun bütün ihtişam
Gece mahkumuna kalır mı akşam
Erzurum garından ayrılıyorum
Banklar mütereddit bakıyor ardımsıra
Abdurrahman gazi yokuşlarında
Mecnun'la, kerem'le buluşacağız
Bu çaresiz derdi konuşacağız
Yollar kıvrım kıvrım, çetin ve uzun
Dağlar melankoli, dereler hüzün
Takvimleri görmek istemiyorum
Karanlığa dönmek istemiyorum
Ey mona liza'nın kıskandığı el
Bu kar yığınları cehennemden mi
Bu sokaklar mahşerden mi geliyor
Gürcükapı ihtirası bilmezdi
Altın kalpli zambakların
Filizlendiği taş mağazalar
İlmek ilmek bileklerine
Geçirmezdi nefret urganlarını
Nerde dadaşın gür bıyıkları
Aziziye neden büyle derbeder
Solan renkler kimin, kaldırımlarda
Ya bu erzurum erzurum değil
Ya ben başkayım bu erzurum'da
Ey mona liza'nın kıskandığı el
Belki de o eski sinemalarda
Hala bir çin filmi oynamaktadır
Çifteminareler mum ışığında
Sonsuzluğa geçit aramaktadır
Küskün çinileri yakutiye'nin
Yine sessiz sessiz ağlamaktadır
Issızlığa kurşun sıkan tabyalar
Başına karalar bağlamaktadır
Abdurrahman gazi yokuşlarında
Ne mecnun ve kerem, leyla ve aslı
Ne de çin filminden kalan görüntü
Alevli bir köpük sadece dünya
Erzurum garına, banklar üstüne
Dönüyorum çıplak ayaklarımla
Yine kuşlar, yine rüzgar ve yağmur
Zavallı gözlerim kırmızı, mahmur
Unutuyor sevda resimlerini
Ey mona liza'nın kıskandığı el
O eşsiz, ebedi sıladan mahrum
Şarkıları sana bırakıyorum...
Nurullah genç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder